uzaydakiizler.tr.gg
  Ufo Teknolojisi 10
 

  Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli 

            ...::UFO   Teknolojisi::..

 

                 

           

ABD iLE UZAYLILAR ANLAŞMA iMZALADI !

Burada bilgileri veren kaynaklara göre, tüm anlatılanlar ABD Hükümeti tarafından "Çok Gizli" olarak tanımlanıyor. Ve yine aynı kaynaklara göre, ABD'de geçerli olan "Bilgi Özgürlügü Kanununun" kapsamına alınmadığı gibi, ABD Hükümeti aşağıda anlatılan olayların hiçbirisinin doğruluğunu kabul etmemekte. Fakat, anlatılanların tümünün gerçek olduğu iddia edilirken, sadece ABD'nin değil daha birçok hükümetin benzeri gerçekleri sakladıklarını ve daha da ötede bu konularda konuşanların susturuldukları da belirtiliyor.

Anlatılanlar ve kimliği saklanan tanıklarla yapılan görüşmeler büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirilmiş, ses ve video bantlarından isimler özellikle silinirken, konuşanların kimlikleri titizlikle saklanmış. Öyleyse, bu durumda anlatılanların doğruluğundan nasıl emin olunabilir? Buna verilen cevap ise söyle; "Bu tanıklar, Amerikan Hükümeti'nin 'Çok Gizli' düzeyi ile olan ilişkileri, verdikleri isimler ve kaynaklar bakımından inanılır ve güvenilirdir. Tanıklar, görev yaptıkları dönemin istihbarat servislerindeki personelin adlarını ve rütbelerini doğru olarak biliyor ve anlatıyorlardı ve bunlar en ciddi düzeyde araştırılarak doğrulandı."

Gizemli bir grup
Birkaç yıl öncesine dönelim, UFO Araştırmacısı William Moore "Dünyadışı Canlıların Biyolojik Varlıkları" adlı bir radyo programı yapıyordu, ikinci programın sonrasında, bir telefon aldı. Arayan eski bir istihbarat görevlisiydi, 9 arkadaşı adına konuşurken, "Dünyadaki Yabanci Varlıklarla ilgili dokümanları Moore'a verebileceğini söylüyordu. Moore, ikna olarak konuşmayı kabul etti ve konuşmalara ve konuşmacılara "Falcon" kod adı verildi. Bu arada Moore, Jamie Sanders adlı bir TV yapımcısı ve yönetmeninden yardım isteyerek, görüşmelerin videoya kaydedilmesini planladı. Bu aşamanın ardından, Falcon kod adlı ama gerçek adi "MJ 12" olan grupla çalışmalara geçildi. Peki, "MJ 12" neydi?  Bu özel grup, ABD içindeki UFO faaliyetlerini araştırırken, "Dünyadaki Yabancı Varlıklar"la da ilişkileri yönlendirmekle görevliydi.

Yani resmen, insanlık ile "Dünyadaki Yabancı Varlıklar' arasındaki politikayı belirliyorlardı. Çalışmalar sürdürülüyor, kararlar veriliyor, Başkan'ın onayına sunuluyor ve politika uygulanıyordu. Yani ABD Başkanı'nın "Dünyadaki Yabancı Varlıklardan haberi vardı... Falcon'a göre, "MJ 12" 1950'lerde bizzat Başkan Truman'un emriyle kurulmuştu ve bu emrin belgesi de vardı. Falcon bu belgeyi gösteriyordu. Ek olarak da, 1947'de, New Mexico Rosvvell'e düsen UFO'nun ve içindeki dünyadışı canlıların cesetleri hakkından bilgi veren "MJ 12" dokümanları bulunuyordu. Bu dokümanlarda dönemin Başkan'i Eisenhovver'in imzası bulunuyordu. Aşağıdaki satırlar teyp kasetinden aynen alınan bir bölümdür.

Bu incil başka bir incil
Falcon'un sesi: "MJ 12, 1950'lerde, hükümetin içinden seçilen bir grup insanla oluşturuldu. Görevleri, UFO'larla ilgili araştırmalar yaparak, elde edilen bilgileri derlemekti. En önemli amaçları, UFO'larla ilgili bilgileri, bilimsel olarak geliştirmek ve teknolojimize yardım sağlayacak şekilde analiz etmekti. "MJ 12 'nin üyeleri arasında, ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı, Merkezi istihbarat Örgütü "CIA" Başkanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı da dahildiler. "MJ 12"nin yönetim merkezi ise. Washington DC'deki Deniz Kuvvetleri Gözlemevi'ydi ve ABD Deniz Kuvvetleri "MJ 12" politikalarıyla ilgili faaliyetlerin tümünde öncelikli sorumluluğa sahipti. Deniz Kuvvetleri personeli tarafından derlenen tüm bilgiler, analiz edilmek üzere "Aquarius" kod adıyla komutanlık merkezine aktarılıyordu."

Falcon devam ediyor; "MJ 12'nin kendi arasında 'incil' adıyla tanınan bir kitap veya basılı bir dosya vardı. Bu kitapta, Truman döneminde, ABD'nin misafiri olan üç dünyadışı yabancı anlatılıyor ve tüm ayrıntılar veriliyordu. Ayrıca kitapta, dünyadışı canlılardan alınan teknolojik ve tıbbi bilgiler, onların kendi gezegenlerindeki sosyal yaşamlar, Roswell'de bulunan cesetlere yapılan otopsilerin sonuçları ve evren ile ilgili bilgiler de yer alıyordu. Ama bu kadar değildi, devamı da vardı, 1988 yılında gelen ve yine ABD'nin konuğu olan ve dev bir gizlilik perdesi altında saklanan ikinci bir dünyadışı canlı grup daha anlatılıyor."

"Dünyaya bugüne kadar üç ayrı dünyadışı canlı türü geldi.."
Falcon sürdürüyor; " Bir diğer kitap daha var, adı "Yellow Book". Bu ise son olarak gelen iki dünyadışı canlı tarafından yazılmış. Kitapta, geldikleri gezegeni, Güneş Sistemi'ni, diğer güneşleri, kültürlerini, kendi toplumlarını ve dünyada nasıl yaşamlarını sürdürdüklerini anlatıyorlar." Bu noktada Falcon'a önemli bir soru soruluyor, dünyadışı canlıların kökenlerinin neresi olduğu soruluyor: Falcon açıklıyor; " Zeta Reticuli takımyıldızından geliyorlar. Bu takımyıldız onların ilk evi değil." Bu noktada hemen akla gelen biri var, bir dönem hükümet adına çalışan hipnoz uzmanı ve fizikçi Bob Lazar dünyadışı canlılar tarafından kaçırıldığıni iddia eden ünlü Betty Hill'i hipnoz etmişti ve Hili 1961 yılında yapılan bir seansta hipnoz altındayken Zeta Reticuli yıldız sistemini tıpatıp tarif etmişti. Ama dünyalı astronomlar bu takımyıldızı ancak 1969 yılında ilk kez gözlemleyebildiler ve buldular. Öyleyse, arada kesin ama garip ilişkiler vardı ama bu ilişkilerin arasındaki bağ açıkça görülemiyordu.
 


Bob Lazar
 
 Bob Lazar'in tarif ettigi ufo'nun temsili bir resmi

 
Şimdi Falcon grubundan bir başka kişiye geçelim, onun kod adı "Condor". Condor, ABD Hükümeti ile dünyadışı canlılar arasında yapılan anlaşmalardan söz ediyor; "ABD Hükümeti ile dünyadışı canlılar arasında imzalanan anlaşmaya göre, ABD Hükümeti dünyadışı canlıların varlığını açıklamamayı kabul ederken, onlar da insan toplumuna yani dünyaya karışmamaya söz veriyorlar. Ayrıca ABD, dünyadışı canlılara özel bir bölgede, çok gizli tutulmak kaydıyla bir üs de veriyor. Söz konusu yer Nevada'daki 51.Bölge ya da öteki adıyla "Dreamland / Rüya Ülkesi" olabilir." Şimdi söz yine Falcon'da; "Dünyadışı canlılar bu bölgede üslendiler yani Nevada'da. Benim bildiğime göre 1948 veya 1949'dan günümüze kadar üç ayrı dünyadışı canlı türü dünyamızı ziyaret etti veya konakladı, dünyada ilk dünyadışı bir canlı New Mexico Çölü'ndeki kazadan sonra ele geçirildi. Dünyadışı canlının adi EBE'idi. Hükümet tarafından üç yıl konuk edildi ve bakıldı. Ondan kültürleri, ırkı ve araçları hakkında çok şey öğrenildi. Diğer bir dünyadışı canlı ise, bir değişim programının parçası olarak, ABD Hükümeti'nin 1982 yılından bu yana konuğu oldu."

"400 yıl yaşıyorlar ve çok zekiler..."
Birçok görgü tanığının çizdikleri resimlerin yanı sıra, Falcon dünyadışı canlıları söyle tanımlıyor; "Boyları yaklaşık bir metre ile bir metre on santim arasında değişiyor. Böcek gözüne benzer çok büyük gözleri var ayrıca birer iç gözkapakları bulunuyor. Yaşadıkları gezegende, gündüzleri güneş ışığı bizimkinden iki veya üç kez daha fazla. Onlar da dışı ve erkek olarak iki cinsiyetteler. Bizim burnumuzun olduğu yerde iki küçük delik var ve küçük bir ağıza sahipler. Bildiğimiz türde dişten yok, dişlerin yerinde çok sert kauçuk benzen bir alan bulunuyor, iç organları çok basit, kalbin ve ciğerlerin görevini tek bir organ yapıyor. Yine çok basit bir sindirim sistemleri ve büyük olasılıkla gezegenlerindeki çok güçlü güneş ısısı nedeniyle sertleşmiş ama son derece elastiki bir deriye sahipler. Beyinleri ise, bizimkinden çok daha karmaşık ve çok daha fazla kıvrım görülüyor.


Bizim görme sistemimiz beynimizin arka tarafından yönetilirken, onlarınki beyinlerinin önündeki bir merkezden yönleniyor. Duyma yetileri bizlerden hatta köpeklerden bile çok ötede. Böbrek ve mesane sistemi de tek bir organ halinde, onlar da atıkları vücutlarından atıyorlar ama katı atıkları sıvıya dönüştüren ve bilimcilerimizin bir türlü tam olarak çözümleyemedikleri ekstra bir organları daha var. Ellerinde baş parmak yok, dört parmakları bulunuyor, ayakları küçük ve parmak araları perdeli. Yaşamları ortalama olarak bizim zaman ölçümüze göre 350-400 yıl arasında. Aslında genel olarak sürüngenlere benziyorlar. Bilindiği gibi dünyada bazı sürüngen türleri 500 yıl yaşayabiliyorlar. Bir timsahın 850 yaşında olduğu resmen açıklanmıştı. Ve tabii çok zekiler, eğer IQ ölçüsünü alacak olursak, IQ dereceleri 200'ün üzerinde." Falcon dünya dışı canlıların sosyal yaşamları hakkında da bilgi vererek konuşmasına devam ediyor;

"Onların da bir dini var, evrensel bir dine sahipler. Evreni Tanrı olarak kabul ediyorlar. Sevdikleri müzik türü eski Tibet müziğine çok benziyor. Genelde sebzeleri severek yiyorlar, dünyada en çok dondurmayı sevmişler, en çok da çilekli dondurmayı..." Şimdi Falcon'u bırakıp, adını saklamayan birine geçiyoruz;

Çok gizli bir üs...
Robert veya Bob Lazar yukarda adı geçen Nevada'daki ünlü 51.Bölge'de bulunmuştu. Aslında bir fizik uzmanı olan Lazar, ABD Hükümeti tarafından resmen görevlendirilmişti. Lazar, hiç çekinmeden birkaç ayrı UFO tipini tarif etti. Lazar, ayrıca Las Vegas'ın 15 mil kuzeyindeki Pagose Gölü yakınında gizli bir araştırma merkezi bulunuyordu. Burada U2, SR71, F-117A ve SR75 gibi çeşitli uçaklar geliştirildi. Üste çok ciddi ve inanılmaz derecede bir gizlilik uygulanıyordu. Ölüm cezası bile vardı. Pagose Dağı'nın içine 9 hangar inşa edilmişti. Hangar kapıları öylesine doğaya uydurulmuştu ki, birkaç yüz metre yakından bile fark edilemiyordu. Lazar'a göre, bu hangarların içinde UFO benzeri uçan disklerin deneyleri yapılıyor ve uçus prensipleri deneniyordu. Lazar, disklerin uçabilmesi için adına "Yerçekimi Amplifikatörü" denen bir aygıt geliştirilmişti. Aygıtın planları dünyadışı canlılar tarafından hazırlanmıştı. iki tür UFO vardı, birisi "Omicron" adı verilen bir gezegen veya bir yıldız çevresinde kısa yolculuklar yapabilen diskti. "Delta" adlı diğer tip ise, uzay-zaman alanı içinde hareket edebilen, ve bu şekilde yıldızlar ve galaksiler arası yolculuk yapabilen olağanüstü bir araçtı. Araçların üçüncü ve bir başka tipi ise, hem Omicron, hem de Delta konumuna geçebilen bir modeldi. Bu diskler veya araçlarla ilgili tüm bilgi vardı ve uygulanıyordu.


Lazar, üsten ayrıldıktan sonraki yıllarda çalışmaların bitirilmiş olacağını ve dünyada 80'li yıllardan sonra görülen UFO'ların hemen hemen tamamının dünya yapısı olduklarını iddia ediyordu. Ve bu araçlar gizli tutuluyordular. Lazar, dünyadışı canlıların sadece güney yarım küreden gözlemlenebilen Zeta Reticuli yıldız sisteminden geldiklerini vurgularken, Falcon grubunun söylediklerini onaylıyor. Bu yıldız sistemi dünyaya 38 ışık yılı uzaklıkta ve bir ve iki diye numaralandırılan ikili bir yıldız sisteminden oluşuyor, dünyadışı canlılar Reticulum 4 planetinden, yani Zeta 2 Reticuli yıldızının dördüncü planetinden geliyorlar. Galaksimizi ve yıldı
z sistemlerimizi  doğal olarak kendilerine göre isimlendirmişler. Örneğin bizim güneşimize "Sol", dünyamıza ise. güneşin üçüncü gezegeni olduğu için "Sol 3" diyorlar. Yaşadıkları gezegende yani Reticulum 4'te bir gün, dünya zamanıyla 90 saat sürüyor. Lazar ın dünyadışı canlıları tarifi, Falcon'dan çok farklı değil, hatta aynı gibi. Boyları bir birbuçuk metre arasında, ağırlıkları 15 ile 30 kg arasında, hemen hemen yeni yürümeye başlayan bir çocuk görünümündeler, başları büyük, her yönü görebilen badem şeklinde kocaman gözleri var ve genelde saçsızlar. Daha çok mavi gri renkte tek parça tayf benzeri bir giysi ile görülmüşler.

UFO'lar nasıl çalışıyor (!)
Sonuç olarak gerek Falcon'un gerekse de Lazar'ın anlattıkları gerçekten ilginç; Örneğin Lazar, disklerin reaktörlerinin benzinle çalıştıklarını söylerken önce şaşırtıyor ama sonra bu benzinin bizimkinden çok farklı olduğunu anlıyorsunuz. Çok yüksek oktanlı ve petrolden değil, atom sayısı 115 olan bir elementten üretiliyor. Bu element ise bizim elementler için kullandığımız periyodik kartımızda bulunmuyor. Lazar Element 115'in dünyadaki elementler gibi tek yönlü değil, iki ayrı amaçla kullanılabilen bir element olduğunu belirtiyor ve açıklıyor; "Dünya biliminin henüz bilmediği ve özelliğini tanımlayamadığı Yerçekimi Enerjisi'ni Element 115 sağlıyor ki bunun adi A E-nerjisi, bu enerji Element 115'in çekirdeğinden kaynaklanıyor ve yayılıyor, ikinci olarak da, Element 115 antimadde radyasyonunun kaynağı, bu da gereken hareket gücünü oluşturuyor." Lazar'ın bu sözcüklerinden şu anlam çıkıyor; Her disk, kendi içinde birer minik gezegen olarak kabul edilebilirler.

                 


Lazar'ın anlatımına göre, yukarda adı geçen Çekim veya Uçus Amplifikatörü'nün sistemi A enerjisini bir yere odaklayarak, uzay-zamanın bükülmesini sağlıyor, uzay-zaman bükülümü ise, bir astrofizik deyimi, basit bir anlatımla ışık hızından çok daha fazla bir süratle zamanın ve üç boyutlu uzayın dışında mekan değişimi olarak düşünülebilir. Uzay-zaman bükülmesi yine bir astrofizik tanımıyla bir Kara Delik'in çekim alanı kadar bir güç alanını .oluşturuyor. Böylece elde edilen dev enerji, ışık yılı gibi çok büyük uzaklıkların aşılmasını sağlıyor. Lazar ekliyor;
 

cutaway-big.jpg (43030 bytes)


"Bir uzay-zaman bükülümü içinde yolculuk yapılırken, Element 115, Element 116 denen bir başka elemente dönüşerek bir antimadde alanını da yaratıyor. Antimadde alanında oluşan zıt alan ise, Element 116'nin sayesinde
% 100 enerjiye dönüşebiliyor. Reaksiyonun ISISI sonucunda, ortaya çıkan elektriksel enerji yeterli olduğu gibi, bir tür termo elektrik jeneratörü oluşturuyor. Sözünü ettiğim A Enerjisi, böyle sağlanırken, Delta durumuna geçildiğinde A Enerjisi, uzay-zaman bükülümünü sağlayınca bir tür Kara Delik ortaya çıkınca, ışıkyılları aşılabiliyor..."

Bütün bunlar saçmalık mı yoksa?..
Lazar'ın anlattıklarını anlamak çok zor, sadece örneklemek istedik. Çok daha uzun anlatımları var ama aslında konu sadece bilim çevrelerini ilgilendiriyor.

Sorular ve kuskular sonsuz, tüm bu bilimsel ama amatörce gözüken iddiaların resmen kanıtlanması gerek ama öte yandan da Robert Lazar'ın da bir fizikçi olduğu biliniyor. Bilimsel çevreler ilginçtir, susuyorlar hatta Lazar'ı yalanlayan veya karşı çıkan kimseye de rastlanmıyor, iki şey olabilir Ya Lazar veya Falcon öylesine saçmalıyorlar ki, yetkililerin hiçbirisi onlara cevap vermeye tenezzül dahi etmiyor, kısacası ilgilenmiyorlar ya da Lazar veya  Falcon doğru söylüyorlar ve konunun daha fazla karıştırılmaması için yetkililer seslerini çıkartmayı, yorumsuz kalmayı tercih ediyorlar. En iyi çözüm, dünyadışı canlıların ortaya çıkması, o zaman tartışacak bir şey kalmayacak.. Ama onlar da resmen ortada yoklar. Bu arada akla yukarda geçen bir söz de ister istemez geliyor; dünya dışı canlıların IQ dereceleri gerçekten 200'ün üzerindeyse, o zaman onları anlamamız hiç de kolay değil, hatta imkansız gibi...

Her şeyi bir yana bırakıp, bir an düşünelim. Eğer Falcon ve Lazar doğru söylüyorlarsa ve ABD ile dünya dışı canlılar arasında böylesine gizli tutulan bir ilişki varsa, hatta ABD dünya dışı bir zekanin temsilcileriyle özel bir anlaşma imzaladıysa ve bunu dünya insanlarından saklıyorlarsa çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Böyle bir olasılık, tüm siyasi, etnik, dinsel ve hatta ekonomik sorunlardan daha önemlidir çünkü göründüğü kadarıyla çok uzakta değil, kısa bir dönem içinde dünyada ciddi bir değişimin, belki bir bölünmenin ama en önemlisi insanlığin bir bölümü için bir tehdidin ortaya çıkması olasıdır. Neden mi? Eğer anlatılanlar gerçekse, ABD neyin karşılığında dünya dışı canlıları saklamak ve hatta korumak için milyarlar harcıyor? Bunun bedeli nedir? Fakat önemli bir soru daha var, dünya dışı canlılar bu işbirliğinden ne elde ediyorlar ve neden saklanmak istiyorlar? ihtiyatli olmak isteyen çevrelere göre, eğer bizlerden çok ötede bir zekaya sahipseler  korkmamız gerekir çünkü onların gerçek amacını anlamamız asla mümkün olamayacaktır, Çünkü bizler onların yanında resmen geri zekalı sayılabiliriz...Ya öyleyse..?

UFO  olayları...Genel İncelenim

Dünya UFO'ları, "Uçan Fincan Tabakları" deyimiyle ilk kez 1947 yılında tanıdı. Resmi olarak ABD'nin Idaho Eyaleti'nde orman servisi için kurtarış pilotluğu yapan Kenneth Arnold, 25 Haziran'da bir kayıp uçağı Washington'daki Cascade Dağları üzerinde aramaya çıkmış ve tahminlere göre, 4000 m. yükseklikte saatte 1200 mil hızla giden dokuz tane disk şeklinde uçan daireler gördüğünü iddia etmişti. Arnold, onların hareketlerini "Suyun üstünde kayan fincan tabağı"na benzetince bir gazete manşeti onlara "uçan fincan tabakları" adını vermişti. İki hafta sonra, 8 Temmuz 1947'de Yeni Meksiko Çölü'nde Roswell isimli bir kasabanın yakınlarında bir " fincan tabağının" ele geçirildiği duyuldu. Ertesi gün ABD Savunma Bakanlığı Pentagon bunu düzelterek "Fincan Tabağı"nın yanlış teşhis edilen bir hava balonu olduğunu açıkladı.

   

Olayın üstünden neredeyse yarım yüzyıl geçtikten sonra New Meksico Eyaleti Kongre Üyesi Stephen H. Schiff, Kongre'nin araştırma bölümü olan "General Accointing Office"e olayı araştırmaları için görev verdi. İddialara göre askerler, o zamanlar bilgi saklamaları için Roswell sakinlerini susturmak istemişlerdi. Çünkü bir kaç Roswell'li, Temmuz 1947'de ortaya çıkan bu ilginç olayla ilgili bir şey açıklamamaları için ölüm tehdidi aldıklarını iddia ediyorlardı.

Kısa süre sonra ABD Hava Kuvvetleri Komutanlığı özel (Eylül 1994) Roswell Raporu'nu yayınlayarak o günkü hava balonunu yıllar önce yürütülen çok gizli bir deney programının bir parçası olarak tanımladı. Rapora göre, "Mogul Projesi" adını taşıyan program, Rusya'nın nükleer bombalarla yaptıkları deneyleri görmeyi amaçlıyordu. 18 Eylül 1994 tarihli "New York Times" gazetesi, bunun Roswell olayının uzun zamandır beklenen sonucu olduğunu yazdı. Ama, fincancılar ve gizleme iddiaları taraftarları, Hava Kuvvetleri'nin hesap vermesine rağmen hala ikna edilmiş değillerdi. Konuyla ilgili altı kitap yazıldı. Bununla birlikte konuyla ilgili çok yönlü raporlar hazırlandı. Bu arada Roswell olayı ile ilgili onlarca tanık, saatlerce süren video bantlar ve internet dosyalarıyla olayın gerçekliğini kanıtlamak için hala büyük bir mücadele sürdürüyor.

Ancak olayı daha da ilginç ve bir o kadar da anlaşılmaz kılan, 5 Mayıs 1995 Cuma günü İngiliz TV yapımcısı Ray Santili'nin, Londra Müzesi'nde bir basın toplantısı yapması oldu. Santili, dramatik ama kısa bir girişin ardından elinde 16 mm'lik 14 bobinden oluşan filmlerin, ABD Ordu istihbarat birimlerine ait olduğunu açıkladı. Film, ordu deyimiyle kaza geçirip düşen bir UFO'yu ele geçirme olarak sınıflandırılmıştı. Kaza sonrasıyla ilgili görüntüleri ve bazı dünya dışı ya da insan olmayan canlılara yapılan otopsi sahnelerini içeriyordu. Santili, filmi 82 yaşındaki ordu fotoğrafçısı Jack Barnett'en almıştı. Film Barnatt'tin özel arşivine aitti. Temmuz 1947'deki Roswell UFO kazası sırasında çekilmişti ve Barnett bir kopyasını da kendisine saklamıştı. İşte bu beklenmedik olay konunun önemini daha da artırdı.

13 Nisan 1995'te Dr.Jesse Marcel JR, Montana Eyaleti'nde Helena'da bir açıklamada bulundu. Dr. Marcel, Hava Kuvvetleri'nden bir haberalma subayının oğlunun 1947 Roswell UFO kazasıyla ilgili açıklamalarda bulunduğunu iddia ediyordu. 1991 yılında Dr. Marcel Washington'a bir davet almıştı. Daveti yapan Ulusal Güvenlik Konseyi'nin üyesi Senatör Robert Byrd adına çalışan, Dick D'amato'duydu. D'Amato, Dr. Marcel ile özel bir güvenlik odasında görüşmeyi ısrar etmişti. Dr. Marcel, buna karşı çıkmış ve "bir şey söylememe ve konuşmama" sözü vermişti, ama D'Aamato ısrarını sürdürüyor ve güvenlikle ilgili konuların tartışılamayacağını söylüyordu. Buna rağmen buluşma gerçekleşti. D'Amato ilk olarak, Dr. Marcel'i, Roswell olayıyla ilgili olarak bilgilendirdi. Dr. Marcel, ilk defa Hükümetin UFO kazasını kabul ettiğini ve gerçeği sakladığını itiraf ettiğini duyuyordu.

2 Temmuz 1995'te Londra'nın önemli gazetelerinden The Mail'de İngiltere Savunma Bakanlığı Havacılık Bürosu Özel Araştırma ve Raporlar eski sekreteri Nick Pope ile yapılan bir söyleşi yayınlandı. Pope, bir UFO inanırı olduğunu belirtiyor ve UFO'ların resmen açıklanmasından vazgeçildiğini, kendisinin de işinden bu yüzden istifa ettiğini ve Savunma Bakanlığı'nda üzerinde çalışılan sayısız resmi UFO raporu gördüğünü söylüyordu.

27-29 Mayıs 1995'te, Washington'da "Sharton Otel'de üç günlük bir uluslararası toplantı yapıldı. Saygın isimlerin katıldığı toplantının konusu, dünyadışı bir yerden gelecek olan ziyaretçilere karşı verilecek en uygun yanıtın araştırılmasıydı. "Kozmik Kültürler Buluşunca" adlı konferansa bilim adamları, akademisyenler, hükümet görevlileri, profesyonel araştırmacılar, askeri yetkililer, gazeteciler ve dini konuşmacılar katıldı. Dünya çapındaki konferansta görüldü ki, politik, akademik, bilimsel ve medyatik çevrelerde net ve geniş bir kabul bulunuyordu. Dünya dışı ilişkiye hazır olma gerçeğine ulaşmışlardı ve bir dizi zorlayıcı önlemin hatta bir devrimin gereğini düşünüyorlardı. Arlington Enstitüsü'nden Ulusal Güvenlik Uzmanı John L. Peterson, "karşılaşmanın" sonucunda geçerli değişim için toplumsal ve kültürel düzeydeki karışımın dramatik sonuçlar oluşturacağını, özellikle de enerji kaynaklarında sorunlar çıkaracağını belirtiyordu. Antropolog ve gazeteci Michael Hesemann ise, "İlişki"yi ikinci bir Kopernik Devrimi'ne benzetiyordu.

Washington Post'tan gazeteci Ruth Montgomery, bugüne kadar eline geçen sayısız ve karmaşık gözlem raporlarından söz ederken: "Ama en önemlisi bir çok askerin ve subayın bu konuda benimle konuşmak istemeleridir" diyordu. Mexico'daki "Sixty Minutes" adlı Tv programının yapımcısı Jaime Maussen, konferans katılımcılarına Meksika'da nüfusun yoğun olduğu merkezlerde gözlemlenen UFO'ları görüntüleyen video-filmleri gösterdi.

UFO iddialarına kaynaklık eden bir başka önemli olay ise ABD'deki 51. Bölgeydi. İddialara göre, bölgedeki UFO gözlemleri oldukça yoğundu ve bir çok insan bölgede uzay teknolojisinin ve çalışır uçan dairelerin saklandığına inanıyordu. İddiaların çoğunun ardından, bir uçan daire için sistem mühendisi olarak kiralandığını söyleyen, üssün eski çalışanı Robert Lazar çıkıyordu. Lazar'ın iddialarına göre üsse izinsiz girmenin cezası ölümdü.

Groom Gölü Hava Kuvvetleri Üssü, diğer adıyla Dreamland, Nevada'nın sıra dağları ile çöl arasında gizliydi. Kırk yıldır varolan ve yerini halktan saklamak için milyonlarca dolar harcanan üs, şu anda resmi bilgilere göre eskimiş SR71 Blackbird casus uçakları ve "hayalet uçak" olarak bilinen F117 Stealth savaş uçaklarının üssü olarak biliniyor. Lazar, söz konusu üste, 1988-90 yılları arasında Galileo adıyla bilinen gizli bir projede sistem mühendisi olarak çalışmıştı ve dünya dışı dokuz yuvarlak uzay aracının, üssün S4 adıyla bilinen bir bölümünde saklanarak incelendiğini iddia ediyordu. Lazar'ın anlattıklarına göre, uzay gemileri dağ duvarlarına inşa edilmiş büyük çengellere yerleştirilmişti ve sadece kapıları hariç her yeri, ana renge uysun diye boyanmıştı. Lazar dünya dışı mühendisliğin bilgisini keşfetmek için nesneleri ayırmaktan sorumlu anlamına gelen arka mühendislik araştırmacısı olarak orada çalıştığını söylüyordu. Anlattığına göre, üste çalışmaya başladığı günden ayrılana kadar silahlı güvenlik görevlileri tarafından izlenmişti. Fakat yine de, bir ara fırsat bulup 4.5 m. yüksekliğinde ve 18 m. çapında uzay araçlarından birine girdiğini iddia diyordu. Lazar'a göre, uzay aracı görünüşte metalik olmasına rağmen kaynak yerleri gözle gürülmüyordu ve bu objenin elektrik düzeni bilimsel düzenimizden ve havacılık teknolojimizden çok ileriydi. Lazar'a göre dev hangarlarda UFO benzeri uçan disklerin deneyleri yapılıyor ve uçuş prensipleri deneniyordu. Lazar'a göre iki tür UFO bulunuyordu, birisi "Omicron" adı verilen bir gezegen veya bir yıldız çevresinde kısa yolculuklar yapabilen diskti. "Delta" adlı diğer tip ise, uzay-zaman alanı içinde hareket edebilen ve bu şekilde yıldızlar ve galaksiler arası yolculuk yapabilen olağanüstü bir araçtı. Araçların üçüncü ve bir başka tipi ise hem Omicron, hem de Delta konumuna geçebilen bir modeldi. Bu diskler veya araçlarla ilgili tüm bilgi vardı ve de uygulanıyordu.

Lazar'ın anlattıkları gerçekten ilginçti. Lazar'ın iddiasına göre, bu diskler çok yüksek oktanlı ve petrolden olmayan, atom sayısı 115 olan bir elementle çalışıyordu. Bu element ise, bizim kullandığımız periyodik cetvelde yer almıyordu. Lazar'a göre bu element, uzay seyahati esnasında 116 denen bir başka elemente dönüşerek % 100 enerji sağlıyordu.

Lazar, dünya dışı canlıların ikili bir yıldız sistemi olan Zeta 2 Reticu yıldızının dördüncü gezegeninden geldiklerini iddia ediyordu. Dünya dışı canlılar, Lazar'a göre boyları bir buçuk metre, ağırlıkları 15 ila 30 kg arasında, hemen hemen yürümeye yeni başlayan bir çocuk görünümündeydiler. Başları büyük, her yönü görebilen badem şeklinde kocaman gözleri vardı ve genelde saçsızdılar. Daha çok mavi renkte tek parça tayf benzeri bir giysi ile görülmüştüler.

İddialar birbiri ardısıra gelirken, bundan tam iki yıl önce ABD Hava Kuvvetleri, Groom Gölü'nü halkın görüşünden uzak tutmak için çevredeki 4500 hektarlık yeri de satın aldı. Üssü gözlemek için gelenler artık 25 ila 30 mil uzaklıkta kalıyordu. ABD basınına göre, Groom Gölü çevresinde Hava Kuvvetleri'nin sahip olduğu alan 94.000 hektardı. Üssün isminin hala haritalarda yer almayışı ise, buraya gizli bir üs ya da dünya dışı bir sırrı saklamak için ideal bir yer olma özelliği kazandırıyordu.

51'inci Bölge ile ilgili olarak geçen yıllarda çekilen Rus uydu fotoğrafları da, 9500 m. uzunluğuyla dünyanın neredeyse en uzun uçuş pistinin burada olduğunu gösteriyordu. Ayrıca resimlerde uçakların askılarla hangara alınmalarındaki büyük teknolojik ilerlemenin ipuçları, su kuleleri, soğuk yakıt tankları, radar merkezleri, kontrol kulesi ve geniş bir sahada yer alan yapılar da vardı. Kanıtlar ayrıca komplekste yeraltı girişlerinin büyük bir yer kapladığını gösteriyordu. Yetkililer bu fotoğrafları da umursamadılar, yorumsuz kalmayı tercih ettiler. Bugüne kadar üssün varlığı hakkındaki kanıtlar veya kanıt olarak ileri sürülenler kapalı bir sır olarak kalmaya devam ediyor. Yazar Whitley Strieber de, yeni kitabı "Breakthrough"da konuyla ilgili oldukça ilginç yaklaşımlarda bulunuyor ve 51. Bölge'de dünya dışı bir saldırıya yönelik savunma silahlarının geliştirildiğini yazıyordu. Bu olaylara benzer yüzlerce olayı anlatmak mümkün.

 ''UFO olayları...Genel İncelenim'' : Aydoğan Vatandaş'ın yazısından alınmıştır.

 
 
  Bugün 30 ziyaretçi (37 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol