uzaydakiizler.tr.gg
  Ufo Teknolojisi 3
 

Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90  05366063183 -Turkey/Denizli 

 

Puro Tipi UFO / ANA GEMİ

Adamski nin ziyaret  ettiği ana gemiye ait farklı bir açıdan çekilmiş resim:

   

 Müşahade edilen silindir biçimli, 300 m.boyundaki hava  gemileri uçan daire taşıyıcısı olamazlar mı? Birçok müşahitler bunların içinden uçan dairelerin çıktıklarını görmüşlerdir.Bütün bunlarda belirli bir ölçüde mantık vardır.Biz tekrar MHD uçan dairemizi ele alalım.Akım, helozonik hale getirmek için, en az 50.000 Gauss’luk bir manyetik alan gereklidir.Ayrıca cihazın etrafında plazmayı meydana getirmek için en azından bir milyon voltluk bir akım jenaratörü lazımdır.Eğer gerilim çok zayıfsa akım geçmez.  ‘B’ alanı çok zayıfsa: akım hatları yeteri kadar helozonik olmaz.

 UFO Gözlem raporlarından yola  çıkılarak yapılan temsili UFO resimleri:

                   

     

 Bu tipten 10 tane uçan daire alalım.Onları üst üste koyalım( Resim 29).Manyetik alanlar birbirine eklenirler.Öte yandan, her elektronik jenaratörü seri bağlanmış bir volta pilinin elemanları  gibi hareket ederler.Sonuç olarak: çok ekonomik bir gurup uçuşu mümkün olabilir.Burada motoru rölantide çalışan her motor manyetik ve elektrik alanların kritik değerlerinin ancak onda birini sağlar.

 Bu görüş açısından, silindirler uçan dairenin plaka gurupları olacaktır.Düz kesim, arka yüz, pilin primerine karşılıktır.                                 

 Bir UFO ya da üst uzay aracı elektromanyetik bir sistemdir.Bizler elektron akımının kapalı devre iletken teller içerisindeki hareketi sonucunda açığa çıkan elektriksel akım alanları teknolojisi ile bir şeyler yapamaya çalışıyoruz.Bizler bugün için  elektron hareketine dayalı bir ELEKTRONİK sistemden söz ettiğimiz gibi gelecekteki torunlarımız yüksek sezgisel bir olasılıkla ışık fotonlarının hareket dinamiğine bağlı FOTONİK bir teknolojiyi kullanacaktırlar.Aynen elektronların madensel teller boyunca iletildikleri gibi ışık fotonları da ‘cam elyafından’ yapılma  iletkenler  boyunca iletilebilirler.

Bu aşamada, UFOların kristalden oluşmuş bir yapıya sahip olabileceklerini, yani bizim elektronları kullanbildiğimiz gibi fotonları ve madensel teller yerine de kristal telden telleri kullanabilen kristalden yapılma  uzay araçlarını düşleyebiliriz.Geleceğin bilimi ve teknolojisi ‘fotonik bilimi’ ve foton teknolojisi olarak özetlenebilir. İçinden elektrik akımı geçen bir telin çevresinde nasıl elektromanyetik  alanlar oluşuyorsa, haddeden çekilmiş kristalden bir lif çevresinde de öylesine bir alan oluşturulabilir.Düşüncemizi daha da ötelere zorlayarak, tüm kristal elyafından yapılma motorlar, dinamolar ve devreler bile imgeleyebiliriz.Geleceğin uzay araçları ışıktan yakıtlar kullanarak gökyüzüne doğru yükselecektirler.Bu sevk sistemleri ‘foton roketleri’ nden ziyade elektrogravitasyonel uzay araçları şeklinde yapılar olacaktır.Fotonik tepkimel itim sistemleri,  klasik tepkimel itim teknolojisinin devamı niteliğinde olan dar görüşlü bir düşünüşün ürünü olarak ortaya konmaktadırlar.Asıl yıldız gemisi  teknolojisi elektrogravitasyonel bir sevk sistemini esas alan bir teknolojidir.Bu temelde elektromanyetik bir sevk sistemidir.

 Gerçek Puro biçimli UFO Resimleri:  Altta  sağda  Adamski' nin çektiği  Puro biçimli  bir UFO resmi görülmektedir.Diğer resim Rus hava sahasında çekilmiş bir UFO resmi!

       
     

                ANA GEMİ UFO- GENEL YAPILARI                  

   
 
 

 

Dünyanın bir çok bölgesinden bir çok insan tarafından uzaylılarla temas sonucunda alınan bilgiler UFO araştırmacıları arasında dergiler, kitaplar ve söylentiler aracılığıyla dolaşmaktadır.Tüm bunları bu web sitemizde yazmaya kalkarsak buna ne web sayfaları yeter ne de bu spekülatif konumdaki bilgileri toplayıp yazmaya zaman yeter! Ama genelde bu temaslar sonucunda ifade edilen teknik ya da tekniğe yakın ifadeleri özetlemek adına bu uzaylılara ait olduğu iddia edilen bilgileri şöyle özetleyebiliriz.

 Deniyor ki bu araçlar yeryüzündeki şehirlerimizden daha büyüktür.Bu araçların içinde tarlalar (ekim alanları), göller ve içinde yaşayan balıklar gibi gereken ölçüde her türlü doğal ortamın bir kopyası bulunmaktadır.Uzaylılara ait ana gemilerin aynen yolcu  uçaklarımızda olduğu gibi yakıt ikmaline benzeyen  enerji şarjına ihtiyacı olduğu söylenmektedir.Diyorlar ki biz bunu, dünyanızın çevresindeki  barometrik ve kozmik tabakalar sayesinde yapıyoruz.Bizler gemilerimizi şarj ettikten sonra burdan tekrar ayrılacağız.Bu işlem iki ve üç hafta kadar sürmektedir.Kafanızdan geçen hemen hemen her şeyi yapabiliriz.Görülebilir ve görünmez hale geçebiliriz. (...)

 Bu ana gemilerin içinde yine benzer bir sevk prensibiyle çalışan ve yakın seyahatlerde kullanılmak üzere tasarımlanmış birkaç kişilik mürettebat taşıyabilen daha küçük uzay gemileri var.Bu küçük gemilerin sayısı ihtiyaca göre yüzlerce ve binlerce olabilir. Bu daha küçük yakın mesafe gemiler  bizim dünyamızdaki uçak gemilerinin  üstünde bulunan Jet savaş uçaklarına benzetilebilir.Bu uzaylılara ait ana gemiler dünyamızın yaklaşık 1450 km.yukarısında yer almaktadır.Aksi taktirde bu ana gemilerin yeryüzüne çok daha fazla yaklaşmaları durumunda ana gemiden yayılan yüksek güçteki  elektromanyetizmal  radyasyon alanının zararlı yan etkilerinden dolayı tehlikeli bulunmaktadır.Bu ana gemileri ziyaret edenler kapı giriş ve çıkışlarının gemi duvarlarındaki kesim izinin asla fark edilemediğini ifade etmişlerdir.Gerçekten bu bence geminin yapı materyalinin özelliklerine dair küçükte olsa bir ip ucu vermektedir.

   

 George Adamki’nın iddialarına göre uzaylılar’la ikinci karşılaşması  18 şubat 1953 yılında Los Angeles’da olmuştur.Bu buluşmada, uzaylılar Adamski’yi  küçük çaplı  bir uçan daire’ye bindirmişler ve 13.500 m. İrtifada bulunan Ana Gemi’ye götürmüşlerdir.Ki bu ifadeleri daha detaylı okuduğumda kendilerini başka gezegenlerden gelen uzaylılar olarak gösteren bu ziyaretçilerin tıpa tıp insana benzemeleri ve ingilizceyi  olduğundan  biraz daha faklı bir diksiyonla güzel konuşmaları,  Adamski’ye olan yaklaşımlarından dolayı bu görüşmelerin bir okur olarak sezinlediğim atmosferi bende bu varlıkların bizim geleceğimizden gelen zaman yolcuları olduğu yönünde çok kuvvetli bir kanı uyandırmıştır.Hatta bir ara bu varlıkların dünyanın geçmişine ait gelişmeler hakkında çok rahat biçimde detaylı örnekler vermeleri Adamski' yi şaşırtmıştır. Bilemiyorum fakat ilginç olan şey şu biz kendi medyumlarımızla uzay/zaman engeli olmadan Adamski nin  bu resmini çektiği gemilerin içindeki canlıları zihinsel olarak taradığımızda bunların insana benzemeyen yaratıklar olduğunu gördük. Şimdi bu ne anlama geliyor? Ya Adamski’in çektiği resimler görüştüğü uzaylılara ait değil ya da bizim medyum yalan söylüyor? Ya da gelen uzaylılar sadece bir tek planetten gelen uzaylı gruplar değil!Bu gemiler içinde ortak araştırma yapan bir çok dünya dışı grup olmalı.Peki Adamski bu yabancı gruplarla neden tanıştırılmadı? Acaba gelecekteki torunlarımızla iş birliği yapan uzaylı grupların ortak planı gereği Adamski’nin aklını karıştırmamak ve onu ürkütmemek içinmi sadece insanlarla görüştürüldü?

  

Kesin olan bir şey varki Adamski’nin çektiği resimlerin sahte olmadığı bizim medyumlarımızcada doğrulandı.Ama gemin içindeki canlılar Adamski’nin görüştüğü insansı formdaki canlılara benzemiyordu.Ben açıkcası  tarafsız bir araştırmacı olarak diyebilirimki ne klasik UFO araştırmacılarının ne de yakın temaslar sonucu bilgi aldıklarını iddia edenlerin dedikleri gibi bir gerçek var.Ortada bence hem temascıların hemde biz araştırmacıların  tam olarak bilemediği ve bizlere söylenmeyen daha büyük bir plan sözkonusu.Bizler bu gerçeğin sadece küçük bir kısmını biliyoruz.UFO lar konusundaki araştırmalarım derinleştikçe mesele beni de aşan bir şekilde daha  da karmaşık bir hal almakta! Fakat sonuç olarak dünya çapında olan bu UFO olaylarının büyük bir kısmı zaman yolculuğu gerçeğini teyit eden bilgiler içermektedir.Ben doğrudan UFO fenomeniyle ilgilenmiyorum.Ben öncelikle zaman yolculuğu teknolojisiyle ilgileniyorum.Fakat bu temas ve UFO larla yakın karşılaşma iddiaları içinde sunulan bazı ifadeler benim bu konudaki kafamın bir kenarında gizlice şekillenen zaman yolculuğuna dair olan  teknolojik ön görülerimle uyuşmakta ve henüz boş bıraktığım eksik yerlere adeta bir ‘yap-boz logonun’ parçaları gibi oturmaktadır.Bu da UFO fenomenine olan ilgimi her geçen gün biraz daha arttırmaktadır.İşin ilginç yanı farklı kaynaklardan gelen temas iddiaları içinde sunulan UFO teknolojisine dair bilgilerde kendi arasında bir uyumluluk göstermektedir.Bu kadar şeyden sonra resmi bilim düzeyinde UFO fenomenini onaylamasak bile bu fenomene karşı kayıtsız kalmakta bence  biraz olsun geniş düşünen aklı başında insanlar için mümkün değil!

 Evet uzaylıların verdiği bilgileri genel bir çerçevede toparlamaya devam edelim.

Adamski uzaylılar tarafından ana gemiye götürülüşünü şöyle anlatıyor: ...Bindiğimiz geminin (UFO pilotu) pilotu ana gemiye yaklaşmak üzere olduğumuzu söyledi.Adamski’nin yanındaki uzaylı şöyle dedi; ‘‘ ..Bu, geçen sene sizinle çölde buluştuğumuzda sizi ve beraberinizdekileri heyecanlandıran büyük Ana Gemi’dir.Burada, Dünya’dan yaklaşık 13.500m.yüksekte bizi bekliyordu.Bakın bu küçük gemilerin (UFO’ların) onun üzerine nasıl indiğini ve içeriye giriş ile nasıl taşındıklarını göreceksiniz.’’

Adamski' nin Ziyaret  ettiği ana gemilere ait çektiği resimler:

 Adamski: ..Yuvarlak pencerede  gördüklerim beni hayran bıraktı.Altımızda muazzam bir büyüklükte kara bir gölge hareketsiz uzanıyordu.Yakınına geldiğimizde bunun azametli gövdesi görüş alanımızı aşıyordu.Şimdi sadece onun dışarı ve aşağıya doğru yuvarlak dış yanını görebiliyordum.Ona yavaş yavaş yaklaştık ve hemen bu koca gemi’nin tam üstüne geldik.Uzaylıların söylediğine göre Gemi’nin çapı 51 m., boyu da 600 m.’den fazla idi.Puro şeklindeki bu azametli Gemi’nin orada stratosferde hareketsiz duruşunun manzarası hatıralarımdan asla silinmeyecektir. Bizim küçük aracımız bir uçak gemisinin güvertesine inen  uçaklar gibi Ana Gemi’nin üzerine doğru süzüldü.Bu sırada karşımızda balina ağzı gibi üstü yuvarlak büyük bir kapağın açık olarak durduğunu gördüm.Bu gemilerin fotoğraflarında küt burunlarının aşağıya doğru eğimli olduğunu göreceksiniz.Kapak, Gemi’nin silindirik gövdesinin uç kısmına doğru hissolunur derecede yassılaştığı yere yakındı.

İçinde bulunduğumuz uçan daire, Ana gemi’nin yüzeyine dokunur dokunmaz, ileriye, kapağın içine doğru hareket etti ve aşağıya doğru meyillenen bir yoldan bu kudretli -devasa Gemi’nin içine doğru kaymaya başladı.İşte o sırada ilk defa midemde bir düşme hissinin tesirini duydum.Bundan şöyle bir sonuca vardım ki, uçan daire içinde pek hissedemediğimiz bir yer çekimi, bu devasa boyutlardak Gemi'de kendisini gösteriyordu.Pek dik olamayan bir açıyla ve uçan dairenin dış kaplamasının (Flanş) iki yanında uzanan iki ray arasından, flanş'ın friksiyon ve manyetik kuvvetinin kontrolü altında yumuşak bir şekilde aşağıya doğru kayıp gidiyorduk.Sadece bir kere yerime geçerken şöyle bir duraklaması sırasında dengemi kaybeder gibi olsam da uzaylı Orthon'un yardımı ile  tekrar düzeldim.Sonra, Ana Gemi'nin  tahminime göre altı ile üstü arasında ortalama bir yerine varıncaya kadar bu yumuşak ve yavaş kayma devam etti.Buraya gelince araç durdu ve kapı yana kayarak hemen açıldı.Açılan kapıdan, 4,5 x 1,80 metre boyutundaki bir platformun üzerinde ayakta duran bir adam göründü.Elinde, ucunda madeni mengeneye benzer bir başlığı olan bir kablo tutmakta idi. Boyu 1,70 kadardı.Üzerinde Orthon'un üzerinde gördüğüm açık kahve renkli  aynı biçim ve renklerde bir uçuş elbisesi vardı. 12 basamakla Gemi'nin güvertelerinden  birisine inilmekte idi.

Merdivenlerden inerken, aracımızın  geldiğimiz istikamet ile aşağı doğru giden rayların kesiştiği bir makas başında durmuş olduğunu farkettim. Bir çift ray bükülerek aşağı doğru Ana Gemi'nin iç kısımlarına uzayıp gidiyordu.Aradaki karanlık bir kısım bu alt kısmı gözden saklıyordu. Diğer bir çift ray ise geriye doğru düz bir hat halinde  uzadıktan sonra geldiğimiz istikamet ile bir makasta kesişerek içinde aynı tipten bir çok uçan daireler'in bulunduğu büyük bir depo yahut hangara gidiyordu.

<< O sırada  uzaylı Firkon  Adamski'nin yanına gelerek; '' orası planetler arası seyahatler esnasında uçan daireler'in depolandığı hangardır,'' diye izahat verdi   ve devam etti, 'diğer bir planete giderken uçan dairemiz platformda ancak bizim inmemiz  için gerekli olan zaman kadar kalır, sonra makası geçerek hangarda yerine  çekilir.Fakat biz tekrar Dünya'ya  döneceğimizden  araç platformda yeniden şarj edilmektedir.'Bu gemiler Ana Gemi'lerde şarj edilmek suretiyle ve kısa mesafeler içinde kullanılan küçük gemilerdir.Gerekli olan güçleri kendileri üretmezler.Ana Gemi tarafından şarj edilmeleri lazımdır. Daha ziyade temasta bulunulan ve gözlemlenen yer arasında devamlı geliş gidişlerde kullanılırlar.'' dedi.>>   

                              

Firkon uzay gemileri hakkında Adamski'ye  şöyle bir bilgi veriyor: << Gemi sizin de tanıdığınız ve elektromanyetik dediğiniz tabiat kuvvetinden faydalanmaktadır.Bu kuvvet daima fazlasıyla mevcuttur.Fazla olan bu kuvvet Gemi'nin dış yüzeylerinden uzaya belli bir mesafeye kadar bazen kısa, bazen de kilometrelerce öteye kadar etkili bir alan olarak taşar ve her türlü parçacıklara ve sizlerin dünya teriminiz ile ''uzay döküntüsü'' dediğiniz cisimlere karşı sürekli kuvvet radyasyonu nedeniyle onları uzaklaştırarak adeta  bir perde vazifesini görürür.Uzayda, elektromanyetik denizinde hareket eden herşey etrafındaki alanı ile negatiftir.Dolayısıyla, negatif radyasyon da bu negatif parçacıkları itmek ve kendinden uzaklaştırmak  suretiyle Gemi'yi hem onların çarpmasından, hem de sürtünme dolayısıyla oluşacak ısıdan korur.Bu elektromanyetik alan gücü ayrıca uzayda Gemi'lerimizi yürüten aynı kuvvettir.Gemilerimiz uzayda bir nehir akıntısı boyunca sanki kayar gibi yol alırlar. Tabiatta mevcut kuvvetleri doğru olarak kullanmasını öğrendiğiniz gün, yapacağınız gemi ile denizin üstünde olduğu kadar atmosferde ve uzay da istediğiniz gibi gezebileceksiniz.Bizler gemilerimizi içine alan bu elektromanyetik alan gücünün vibrasyonlarını yükselterek göze görünmez hale gelebiliriz.Uzay gemimizin bir meteorite karşı sürtünme arzedecek sertlik ve yoğunluk fazından çıkmasıyla uzay gemisi bir meteoritin içinden hayalet gibi ona dokunmadan onunla sürtüşmeden geçip gidebilir.Bu işlem geminin maddesine ait vibrasyonların ayarlanması ile mümkündür.>>

   

Adamski: Tüm bu anlatılanlardan sonra içimde, bizimde insanlık olarak bir gün uzayda böyle dolaşabileceğimiz ümidi doğdu.Uzay seyahatleri için ilk halledilmesi gereken sorunun yerçekiminin yenilmesi olduğu bütün açıklığı ile bir kez daha ortaya çıkıyordu... Ana Gemi'ye bizi getiren  küçük uçan daire, ziyaretimiz sırasında şarj edilmiş ve şimdi bizi tekrar dünyaya götürmek üzere hazır duruyordu.  Kapı açıktı.Uzaylı Ramu, Firkon ve ben içeri girdik, Ramu kontrol kısmına geçti. Kavrama ve kablo, biz merdivenleri çıkarken alınmıştı.Hepimizin içeri girmesiyle kapı kendiliğinden ve sessizce kapandı.Eğimli raylardan aşağıya sessizce ve yavaş yavaş kaymaya başladık.İki hava kapağını geçtikten sonra  Gemi'nin alt kısmından tekrar uzaya çıktık.Eğimli raylardan kayarken yine miğdemde hafif bir çekilme hissi duydum.Fakat bu, Gemi'ye girerken duyduğum kadar kuvvetli değildi.Aynı zamanda daha kısa süreli olmuştu.         

Kapakların arkamızdan kapanmasından inanılmayacak kadar kısa bir süre sonra uçan daire'nin  kapısı tekrar açıldı.Firkon, 'evet, işte dünyadayız' dedi. Bu sefer uçan daire tamamen yere inmemişti.Yerden tahminen 15 cm. kadar yüksekte havada asılı duruyordu. Uzay aracından indik ve vedalaşmadan sonra araç gökyüzüne doğru kayar gibi yükselerek çok kısa sürede gözden kayboldu.Gemi dünyaya geri dönerken bunu hissedecek ne bir sarsıntı ne bir hareket belirtisi nede bir herhangi bir ses duydum! Sadece kapı açıldı ve dünyaya gelmiş olduğumuzu söylediklerinde Gemi'nin durduğunu farkettim. 

 
 
  Bugün 42 ziyaretçi (49 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol