Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
UFO TEKNOLOJİSİ
Dünya dışı kozmik üstadlardan biri olan Ashtar Sheran 1956 yılında Berlin’deki Peer Grubu’nun Alman medyumlarına çok önemli tebliğler verdi.Ashtar Sheran’ın medyum tarafından tasvir edilip çizilen temsili resmi aşağıda görülmektedir.
Türkiye’de Ruh ve Madde yayınları tarafından ‘Dünyalılara Bildiriler’ adıyla yayınlanan bu çeviri kitaptan sadece teknolojik içerik taşıyan bazı bilgileri siz okurlarımın ilgisine sunmak istedim.Buna benzer bir çok yayın olmasına rağmen burada bahsi geçen ve alındığı iddia edilen ‘uzaylı bilgileri’ sonuçta evrensel mantığa uygun ve gerçekçi temellere oturan bilgiler bütünü olarak bana göründü.Aslına bakarsanız burada Ashtar Sheran ‘ın verdiği bilgiler ne ilginçtirki benim kuramsal bilgilerim içinde de ortaya çıkan farklı bir UFO sevk teknolojisini gündeme getirmektedir.Ama ben kafa karıştırıcı olacağını düşündüğüm için Sheran'ın bahsettiği ve kendi medeniyetlerinin kullandığı böyle bir Antiboyut Teknolojisi’ne dayalı olası sevk modellerinden söz etmeye kaçındım.Ama bu bilgilerin dünya insanlığına bir şekilde ulaşması vesilesiyle bende bu sayfada bu bilgilere dair ilginç ifadeleri yayınlamaya karar verdim.
Ashtar Sheran:Anti alem, madde alemiyle bir bütündür.Bu iki alem, hatırı sayılır bir enerjiye sahip olan iki manyetik kutup oluştururlar.Siz bu güçleri pozitif ve negatif olarak nitelendirirsiniz.Kutuplanmış bu enerjiler çekim dediğiniz şeyi yaratırlar.Yıldızlar arası mesafeler yıldızların kendi çekimleriyle değil, maddi alemler ile anti maddi alemlerin çekim sürekliliğiyle belirlenir.
Evrenin elektromanyetik alanlarının ustaca kullanılmasıyla hareket ettiğimizi sanıyorsunuz, değildir.İki farklı çekimin yönelim alanlarını kullanırız.Zıt kutupları olduklarına göre karşılıklı olarak birbirlerini geri iten durumundaki iki evren tasavvur etmemiz gerekir.Size fantastik gelen hareketlerimizde ne atom güçlerini ne de elektronik sistemleri kullanırız; yalnızca evrenlerin kutuplanmasını işler hale getiririz, o kadar.Yani uzay gemisinin kutuplarını tersine çevirmemizi sağlayan ve böylece anti alem dengesinde bir değişiklik meydana getiren cihazlar kullanırız.Bu kutup değişimi esnasında uçuş aracı, içindeki her şeyiyle maddi hayattan çekilir, maddi ortamdan kaybolur.Bu durumda hiçbir radar aygıtı bizi kaydedemez.Araç ‘madde alemi’ tarafından şiddetle geri itilmiştir; o zaman UFO (yada yıldız gemisi demek daha doğru olur) tahayyül ve tasavvur edilemez bir işleyişe ulaşır.Yerçekiminin çekim gücü misliyle arttırılmış bir karşıt güç haline getirildiğinden, elde edilen hız, ışık hızından kıyaslanamayacak derecede yüksek bir hızdır.Demek ki, önemli olan, ayarlama ve yönelmedir..Bunu gerçekleştirmek içinde ışık cisimciklerini(corpuscule) kullanırız.(Çetin BAL: Daha güncel ifadeyle ışık cisimcikleri yerine kuantum dalga paketlerinden söz edebilir yada elektromanyetik bir alan etkisinin yardımından bahsedebiliriz.)
UFO’nun dış görünüşü küresel bir şekle sahiptir.Bu küre, üst ve alt yüzeyleri kutuplanmış bir diske tutturulmuştur.Diskin iç kısmında, yalnızca anti aleme doğru bir kutup değişiminden ibaret olan karşıt çekim(antigravitation) yaratılır.Bu değişimin gücü ayarlanabilir.Uzay gemisinin maddi sahayı terk etmesi esnasında araç ışıklı bir görünüm kazanır ve tümüyle gözden kaybolur.Yıldızlar arası yolcululuklar sırasında anti madde haline doğru bir değişimi gerçekleştirmekteyiz.Buna ek olarak, bu yerdeğiştirmeler sırasında kullandığımız ayrı bir sevk gücü daha vardır.Terminolojinizde ‘Takion’ vasıtasıyla elde edilen bir ‘hyper-drive’ mevcuttur. Bu farklı sevk vasıtaları birleştirilerek beraberce kullanılabilir.
Soru:Fantastik hızlarda manevra yaparken zikzak çizecek şekilde ani ve keskin yön değiştimeler yapabilmeniz nasıl mümkün olmaktadır?
Ashtar Sheran:Bu fenomenlerden de şüphelendiğinizi biliyorum.Bu ani yön değiştirme için UFO ‘yu yalnızca eğmek yeterlidir.
Soru: Uzay gemilerinizin kendi özel güç alanlarına sahip oluşları doğru mu?
Ashtar Sheran:Evet doğrudur. Gerek atmosfer sürtünmesine, gerekse su basıncına karşı ve gerekse yüksek hızlarda uzaydaki bir çok tesire karşı bir kalkana yani gemimizi(UFOyu) çevreleyen özel bir güç alanına ihtiyaç vardır.Bilim ve tekniğimiz sizinkinden çok ileridir.Mesafe ve hızı yendik.Sık sık bir evrenden diğerine geçeriz.Yer değiştirmelerimiz ve ortaya çıkışlarımız sırasında uzay gemilerimizi maruz bıraktığımız değişimleri anlamada bilgileriniz yetersiz kalır.
Demateryalizasyon UFO’nun içindeki bir teknikle elde edilir.
Soru: UFO’lar hakkındaki tartışmalarımızda genellikle yıldızlar arası mesafeler ve bunları aşmak için kullandığınız vasıtalar meselesi üzerinde duruldu.Yaptığınız açıklamalar sansasyon yaratacak düzeyde.Önümüzde yeni imkan ve ufuklar açılmakta..!
Ashtar Sheran: Ne yazık ki teknik terimlerimizin çoğu sözlüklerinizde henüz yer almamaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki, uzay gemilerinin disk biçiminde oluşlarının sebebi vardır.
Yakın gezegenler arasında yapılan yolculuklarda, fincan tabağı biçimindeki UFO’ların geniş kenarlarından yararlanılır.Enerji kutuplarının değişimi maddenin anti maddeyle ilişkiye geçirilmesi demektir.Bu iki madde yan yana olamazlar, birbirlerini iterler.
Devasa bir ana gemi çoğu zaman madden uzak kalır.Uzayda inşa edildiği gibi, kalkışı da herhangi bir gezegen üzerinde değil, yine uzayda gerçekleşir.Hayali geniş şairlerinizin hiç biri böyle bir imalatı hayal edemez.Gerçek, ütopyacıların fantezisini aşar.Böyle devasa bir ana geminin kalkışının bir gezegen üzerinde gerçekleşmesi gezegenin yörüngesinden saptırılmasına yol açabilir.Ana geminin çok geniş olan yüzeyi elektromanyetik olarak etkilenir.Boyu vasıtasıyla, uzayda sınırsız bir sevk gücüne sahiptir.
Soru: Ana geminin uçuşa bir fırlatma rampasından başladığını sanıyorum.
Ashtar Sheran: Bir ana gemi kesinlikle bir gezegen üzerinden hareket edemez demiyorum.Ancak, gezegenin rotasyonunda bir değişikliğe yol açma riski çok büyüktür.Çünkü bu taktirde dev enerji dalgaları serbest kalacaktır.Bu güç ana gemiyi uzayda tutar ve onun çok yavaşça harekete geçmesini sağlar.
Bir UFO’nun kutup değişimi yaparak anti maddeye bağlanması, hatırı sayılır bir manyetik gücün harekete geçirilmesine yol açar.Eğer UFO’dünyaya yakın bir yerde bulunuyorsa müthiş bir hızla itilir.Bu güç UFO’yu uzaya sevk eder.
Dünya dışı uzay gemilerinin hepsinin çok farklı sevk yetenekleri vardır; ihtiyaca göre kendiliğinden hareket edebilirler.Yıldızlar arası yolculuklar yalnızca ana gemilerle yapılır.Boyları birkaç kilometreyi bulur.Ve isteğe göre daha büyük ölçekte ana gemilerde yapılabilir.Bu tamamen amaca bağlı.Her ana gemi içine belli bir sayıda kendisinden daha küçük olan uçan daireler alır.Bunlar yakın keşif uçuşları amacıyla kullanılırlar.Ve zorunlu olarak tekrar ana gemiye dönerler.
Yer değiştirmek için maddelerin manyetik güçlerinden onların pozitif ve negatif kutuplarının kullanılmasıyla yararlanıldığını belirtmiştim.Ancak, uçan dairelerin ana gemiye giriş ve çıkış manevralarında düşük güçteki özel bir enerji türünden yararlanılır.Ayrıca özellikle gezegenlerin yakınında bulunan bir uzay gemisinin sürülmesinde de, yönelme topaklayıcıları(agregatörler) için ek bir enerjiye ihtiyaç vardır.Bir uzay gemisi, aynen özel bir enerjisi olmayıp rüzgarla itilen bir yelkenli gibi sürülür.Biz, sonsuz enerjinin yardımıyla, tek kelimeyle, kozmosda yüzmekteyiz.
Madde’den anti maddeye kutup değişimi sürecinde, en ufak bir kutup değişimi aracı harekete geçirir.Kutup değişimi güçlendikçe de araç dünyalı gözlemciye görünmez hale gelir.Bir uzay gemisi elektromanyetik bir güç alanında bulunduğu zaman çoğunlukla kutup değişimini gerçekleştirmesi yeterlidir.
Kutup değişimi maddeyle yakın temas halindeyken yapılırsa kesintiye uğrar; bu hepimiz için tehlikeli hale gelir.
Soru:UFO bu şekilde kutup değiştirse de daima madde olarak mevcut mudur?
Ashtar Sheran: Hiç kuşkusuz evet.Yarı maddi hale gelir ve öteki maddeye geçer.Uçan dairelerimizin zaman zaman küre şeklinde gözlemlenmesinin sebeblerinden biri budur.Bu, önce dönüşen bir UFO’nun kenarı sonra, merkezi kısmın çevresidir.Bir uzay gemisinin orta ve ağır bir hızda seyretmesi gerektiği sıralarda bu değişimi yapmak zorunda kalışı pek istenilmeyen bir durumdur.
Dev bir UFO (ana gemi) dünya üstünde inşa edilip harekete geçirilirse UFO dan yayılan dev enerji dalgaları(manyetik saha) dünya gezegeninin rotasyonunda bir değişikliğe sebebiyet verebileceğinden tehlikelidir.Bu alansal güç UFO’yu uzayda tutar ve onun yavaşca harekete geçmesini sağlar.
Soru: Dünyanın yerçekiminin(gravitasyon) anti evrenle bir ilgisi var mı?
Ashtar Sheran: Yıldızlar arası mesafelerin düzenlenmesinde her iki evrenin de payı vardır.Kutup değişimi gerçekleştiğinde doğal olarak bir anti çekim (antigravitasyon) yaratılır.
İniş ve kalkış sırasında UFO, radyo aktif ışınlar üretir.
Soru: Bir ana gemi kendi özel enerji gücüyle yolculuk yapabilir mi?
Hareket edildiğinde puro biçimindeki ana geminin tamamının antimaddeye bağlanmış olması gerekir.Bu andan itibaren gemi uzayda fantastik bir güçle sevk edilir.Fakat istenilen hız sınırına ulaşılmazsa, kendi özel enerjimizide devreye sokarız.Bunun için fotondan daha küçük partikülleri kullanırız; böylece gemi ışık hızından çok daha süratli olan ‘hyperdrive’ hızına ulaşır.
Daha öncede belirttiğim anti maddeye doğru yapılan kutup değişimi çok ani yapılırsa mürettebat bundan zarar görebilir.Bu yüzden bu manevra tedricen yapılmalıdır.Bir UFO gözlemi sırasında ışığımızın değiştiğini gözlemlemenizin sebeblerinden biri budur.
Bir uzay gemisi anti maddeye doğru kutup değişimi yaptığı zaman ilginç bir şey meydana gelir. Uzayda seyreden aracın yolcusu, yıldızların renginin yavaş yavaş değiştiğini ve yeni bir alemin gizlerini kendisine tedricen açmaya başladığını görür.Bilinen evrenin güneşleri ve gezegenleri kaybolur ve anti madde den oluşan göksel cisimler ortaya çıkmaya başlar.O zaman yıldızlar arası uzay gemisi size bir ateş sütunu halinde gözükür.Bu onun saydam haldeki dış görünüşüdür.
Dünya’nın üstünden geçilirken güç alanında yapılacak kutup değişimi gezegeni gözlemlemek için yeterlidir.Anti alem başka bir boyuttur! Fakat bunu dördüncü bir boyutu olan bir alem olarak düşünmeyiniz, yani bu boyutun kendisindeki görünüşü de yine üç boyutludur.
Anti madde, madenin iki zıt kutbunun olması gibi tamamen doğal bir şeydir.Burada rölativite yasası geçerlidir.İki evrenden her biri, dıştan bakıldığında diğeri için mevcut değildir.Bununla birlikte her ikisi de mevcuttur.İki evren uçsuz bucaksız manyetik kutuplar oluştururlar.
Çetin BAL: Sevgili okurlarım genelde gerek kendi araştırma çizgim boyunca gerekse bir çok dünya dışı uzay uygarlıkları ile temasa geçen grupların verdikleri bilgiler çerçevesinde ve hatta Einstein'ın ve Miguel Alcubierre'nin uzay/zaman eğrilikleri kuramlarına dayalı elektrogravitasyonik sevk sistemleri bir GRAVİSTASYONEL ASILIM ilkesi çerçevesinde son bulmakta ve bir çeşit WarpDrive yada Hyperdrive anlayışını ortaya koymaktadır.
Yukarıda sözde medyumların irtibat kurdukları Ashtar Sheran adındaki uzaylı varlık bazı bilgiler veriyor.Medyumlar da kendi kelime kapasitelerine ve kültür yapılarına göre bu bilgileri alıyor ve kayda geçiriyorlar.Daha sonra da bu bilgiler Türkçeye tercüme ediliyor.Sonuçta karşımıza çıkan metin birazda olsa kalite olarak anlaşım olarak iyice bozulmuş olmaktadır.Kitabı ilk okuduğumda medyum bir şeyler ifade etmeye çalışıyor ama aslında medyumun da meseleyi anlamadığı ortada.Zaten burda anlatılmaya çalışılan mevzuyu değil Almanyada bir medyumun uydurup yazması bir NASA mühendisinin bile kurgulayıp hayal etmesi mümkün değildir.O yüzden burda yazılanlar bana çok samimi ve inandırıcı geldi.Hatta sözde Amerikada 51.askeri araştırma üssünde çalıştığını ve orda uzaylılara ait araçların incelendiğini ifade eden- bahseden Bob Lazar adındaki bir fizikçinin bile konuya dair ilk söylediklerini dikkate aldığımda Lazar'ın tamamen saçmaladığını düşünmüştüm.Çünkü klasik bir UFO teknolojisine dair temel prensipleri bildiğim için hemen Lazar' ın ifadelerindeki eksik halkaları ve çelişkileri görebilmiştim.Daha sonra olması gereken bu eksik ve bulanık tarafları başka kaynaklarda Lazar'ın kendi ifadeleri olarak okuduğumda aynen benim olması gerektiğini düşündüğüm düzeneklerden bahsettiğini görünce hem lazar'ın hikayesinin gerçek olma olasılığını hem de kendi araştırmalarımda doğru bir iz üzerinde olduğumu anlamış oldum.
Bu araştırma alanında yeni olanlar için Antimadde boyutu, antimadde parçacıkları, paralel evrenler, üstuzay anlayışı, farklı boyutlar gerçeği, alt uzay boyutları, paralel zaman boyutları, dördüncü boyut, paralel dünyalar gerçeği, zaman kaymaları, paralel boyutlar, uzay/zaman eğrilikleri, wormhole kavramları, ışıktan hızlı tachion parçacıkları, paralel zamanlar ve alternatif zaman çizgileri gerçeği, iç içe dünyalar gerçeği ..vb. tüm bunlar kuantumsal ve göreceliksel evren anlayışının ufkunda beliren tüm bu kavramlar Dünyalı bilim adamları için henüz bir sis perdesinin ardında anlaşılma aşamasında olan konulardır.
Biz bu konularda araştırma yapmak ve insanları bu konularda araştırmaya sevk etmek için elimizden gelen her şeyi yaptık ama malesef insanlık değerlerinden uzak bir kapitalist sistem içinde artık hat safhada tabir uygun görürseniz 'zekadan ve ön görüden' yoksun insanlık alemi içinde buna muaffak olamadık.Gereken maddi desteği bir türlü temin edemedik. Hiç kimse ardında ne olduğu bilinmeyen bir hayale bir kaanate bir mütealaya bir fikre yatırım yapmak istemiyor. Biz insanlarımıza bir buzdolabı yada yeni bir cep telefonu yapmadığımızı bir türlü anlatamadık.İnsanlarımız maalesef yıldızlar arası yolculuk yapacak böyle araçların bir çimento fabrikasının çizim projeri ile aynı olacağı hissiyatına sahip.Yaa bir araştırmanın bir sistem kurgulamanın ve bunu hayata geçirmenin belli bir ön araştırma süreci ve projeyi şekillendirme aşamaları vardır.Bazı ölçümler ve deneyler yapılmayınca adamın karşısına dikilip 'ahaaa da proje burda' hadi yapalım demekle olmazki bu işler.!! Biz meseleyi anlatamadık malesef.Yada anlaşılmak istenmiyor.Adamlar kendince haklı tabi elinde yıldız haritaları ile yıldızlara gidipte ne yapacaklar...ee haklı adamlar tabii...ne yapacaklarki orlarda.Dünyada aradıkları her şey var.! Adam VEGA yıldızını ne yapsın.Artık insanların ilgisizliği espiri literatürlerini zorlayacak cinsten!Artık kimseye diyecek bir lafımda yok! İnsanların zihinsel ve iç görüsel potansiyeli öyle olmalıki sırf bir tek kavram üzerine bir tek mütealaa üstüne bir araştırma enstitüsü kurulsun.Hatırı sayılır bir araştırma finansı sağlansın bir araştırma ordusu görevlendirilsin.Ama dünya üstünde bu gönül ve akıl olgunluğuna sahip zeki insanlar yok.
Neyse siyasi ve sosyo-ekonomik proplemlere girmek istemiyorum. Gönül isterki değiştirebilme gücü yüksek siyasetçilerimiz bizim burda bahsettiğimiz konulara dairde bizim gibi insanlara yardım etsinler en azından ne yapılması gerektiğine dair bizlere danışsınlar.Bizde ne var derseler bizde akedemik bir ünvan, bir doçentlik, profesörlük diploması belki yok ama geleceğin kapılarını açacak olan yüksek öngörü potansiyelinin ve imkansızı yapabilme gücünün olduğunu söylemeliyim.Gerçi bu söylenecek değil yapılacak bir şeydir. Yatırımcı ekonomik güç sahibi insanlarımız illede kısa vade de kar elde edecekleri hazır projelere değil, gelecek adına da ön araştırma ve geliştirme projelerine ciddi finanssal destekler sağlamalı. Meseleyi çok daha genişletirsek yıldızlar arası boşlukta yüksek bir medeniyetin sahibi olan ırklar yüksek aklın ve özverinin doruklarına ulaşmış zekalardır.Bizim ülkemizde durum belli!! meseleye küresel boyutta bakarsak diğer büyük ülkeler ise insanlık alemini daha yüksek noktalara taşıma gayretinden çok kişisel ve bölgesel çıkarlarının hesabı peşindeler.Teknolojiyide bu anlamda bir güç olarak ele alıyorlar.
Artık bu eleştirilerin bile tadının kaçtığını söylemeliyim.Her şey olması gereken yere kadar gider.Neyse sanırım ''Antimadde boyutu teknolojileri'' konusunda bilgiler veriyorduk.İnsanlar zaten kendi üç boyutlu madde ortamlarının dışında bir dördüncü boyut ve daha üstü boyutsal katmanlar olduğunu anladıklarında bununla birlikte bizim madde boyutumuzdan daha alt düzeydeki boyutsal spektrumda yer alan maddi boyutlarıda anlayacaktırlar.Yine burda karşımıza maddeye ait yada uzaya ait olan bir ZAMAN kavramı çıkmaktadır.Uzayın kendisi kuantum enerji paketlerinden kurulma üç boyutlu bir dantel gibidir.Uzayın dokusal enerjisi yoğunlaşarak bilinen atom altı parçacıkları kendi içinde türetmiştir.Önce ışık vardı! Işık yani elektromanyetik dalgaların birbirleri ile kesişip rastlaştıkları noktalarda düz uzay ve zaman çizgileri bir yumak gibi birbiri üstüne dolanarak atom altı parçacıklar dediğimiz elektromanyetik enerji yumaklarını yani elektromanyetik vorteksleri/girdapları 'nı meydana getirdi.Yani yaşamın ve varoluşun en temel düzeyi enerjidir.Kuantum vakumundaki köpüksü dalgalanmalardır.İşte burası elektromanyetik anforlar ve dalgalanmalarla çalkalanan salt bir enerji okyanusudur.
İşte bu enerji yani IŞIK yada dalgalanan elektromanyetik alanların nabız atışı evrenimiz içindeki bilinen ve bilinmeyen herşeyin kaynağıdır.Madde, yoğunluk kazanmış donmuş bir dalga enerjisidir.İşte Ashtar Sheran'ın bahsettiği Antimadde boyutuna geçişin teknik açılımına giriş için bu atom altı yapı taşlarına doğru inilmesi gerekir.Zaten ister antimadde boyutlarına geçiş olsun ister bir üst boyuta geçiş olsun yada alt bir boyutsal düzleme geçiş olsun isterse daha ismini bilmediğimiz başka türlü boyutlara doğru geçiş olsun herhangi bir boyut değişimi söz konusu olduğunda ilk önce maddenin, moleküllerin ve atomların partiküllerin en temelindeki enerji yapısına yani maddeyi varoluş planında gösteren elektromanyetik öze-dokuya inmek lazım.
Bizim medeniyetimiz henüz bu elektromanyetik özü Kuantum Alan Kuramı başlığı altında yeni yeni tanımakta ve ölçümlemeye çalışmaktadır (M.S.2004). Matematiksel olarak bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçebileceğini herkes bilir.İşte aynı mantık içinde bir kuantum dalga paketindeki titreşimsel bir değişiklik onu sonsuz sayıda henüz ismini değil daha mütealasından bile çok uzak uzak olduğumuz farklı varoluş boyutlarına doğru yerdeğiştirmesine olanak tanıyabilir.Sonsuz sayıda farklı uzay boyutları demek aynı oranda o uzay boyutlarına eşlik eden sonsuz sayıda farklı zaman çerçevesinden bahsetmek demektir.Mesela üstuzay boyutuna geçmek demek üstzaman boyutuna geçmek demektir.Peki iki boyutu biribirinden ayıran faz niteliğindeki fark nedir? Elbette zamanın kendine göre farklılaşan akış hızıdır.İşte burda ifade edildiği gibi zamanın enerjiye nasıl bağlı olduğunu anladığınızda ve o titreşen enerji küreciklerini başka alansal enerjilerin etki sahası içinde dürtüp oynamaya başladığınızda uzayın belli bir noktası içinde zamanda bir kayma bir değişim meydana getirirsiniz.Bu zaman'daki değişimin hangi boyutsal çerçeveyi yansıtan zamansal akış tipi içerisine doğru olacağı ise maddenin kuantumsal özü olan ve kuantlar diye nitelediğimiz kuantumsal enerji küreciklerinin ( ki her gelişen medeniyet bu kuantumsal dünyayı kendi kavram ve algılarına göre simgeselleştirerek yorumlar) spinsel dönüş yönleri ile ve dönüş hızları ile simgeselleştirilerek açıklanabilir.Bir çok kuantum tuğlaları ( kuantum enerji kürecikleri) bir araya gelerek madde dediğimiz daha komplike yapıları ortaya çıkarırlar. Bu kuantum küreciklerinin antimadde boyutununa madde boyutunamı ait olacağını belirleyen şey bu küreciklerin dönüş yönüdür.
Maddenin çok küçük enerji kuantumlarından(foton) meydana geldiğini ve bu kuantların belli vektörel açılarda salınma ve dönme hareketleri yaptıklarını ve bu hareketlerin(salınım hızı ve biçimlerinin) onlara kütle, polarite, ve boyutsal bir yapı kazandırdığını söyleyebiliriz.Kuantum mekanik bir ifadeyle bu parçacık hareketleri ya da bu atom-altı kuantların salınım hareketleri bir nesnenin yoğunluğunu ve o nesnenin zaman çerçevesini yaratır.Kütle denen şey aslında elektriksel bir titreşimdir.Titreşimleri istenen sonucu verecek ölçüde değiştirdiğinizde kütlenin bağlı olduğu zaman ve uzay sürekliliğinide değiştirmiş olursunuz.Bir maddenin enerji yoğunluğuna ait titreşim yapısını değiştirmek ve maddenin içinde yer aldığı uzay-zaman sürekliliğini çarpıtmak için anahtar teknoloji ''Manyetik Rezonans Alanları'' tekniğidir.Maddenin aslı ve temel özü vibrasyonik bir enerji noktası'dır.Bu enerji noktacığının vibrayonel tipi, vibrasyon şekli uzayın boyutsal yapısını ( ''n'' boyutunu) belirleyen ana unsurdur.Zaman dediğimiz akımın kendisi ise bu vibrasyonel salınımın kendini durmaksızın yenilmesi ve tekrar etmesinden doğan bir osilasyon etkisidir.İnsanlar üç boyutlu ölçümsel düzenekleri içerisinde bu bahsettiğimiz ve fotonlara ait olan ana vibrasyonel yapıyı doğrudan gözlemleyip ölçümleyemezler.Elektromanyetik ışınım enerjisine üçüncü bir boyutun dışında bir üst boyuttan baktığımızda ışığın kendi içinde değişir görünen milyonlarca farklı vibrasyonel dalgalanmaları içinde hiç değişmeyen ve ışık hızıyla özdeş olan kinetizmal bir enerji düzeyi bir dalga boyu ve merkezi bir titreşim boyu dikkati çekecektir.İşte bu frekans düzeyi evrenimizin ''n'' boyutunu ve zamanın akış hızını belirleyen ve ismine Zamanın Çarpan Dalgalarıdiyebileceğimiz kendini gizleyen bir dalgalanma düzeyi bir vibrasyon düzeyi olarak bize görünür ve kendini ortaya koyar.İşte bizim uzay alanı içinde gördüğümüz tüm değişen milyonlarca frekans aralığına yayılmış ışık vibrasyonları ve dalgaları bizim görüp ölçemediğimiz daha farklı bir reel düzeyde sabit zaman dalgaları formu içinde taşınırlar ve kendilerine yer bulurlar.(M.S.2004.31-12)
Sonuç olarak maddeye ait yada uzayın yapısal dokusuna ait bu en temel yapı taşları denen kuantik enerji küreciklerininin sahip oldukları kinetizmal enerji yükünü yada başka bir ifadeyle bu kuantumsal dalga yapısını yine kendisine benzer karşı bir enerji dalgası yada enerji küresi ile çatıştırıp etkilemeye çalıştığımız noktada o noktasal yada küresel enerjiye ait boyutsal yapıyı, kütlesel polariteyi (yoğunluk değerliliğini) değiştirebilme imkanını elde edebiliriz.Zaten tüm bu uzay/zamana ait bilimsel verilere ve bakış açısına sahip olduğumuzda bu veriler ışığında ister kendi boyutumuza ait uzay/zaman levhasının kullanımına dayalı bir yerçekimsel potansiyel yaratımı altında uzay araçlarımızı bir yıldız sisteminden diğerine sevk edebiliriz, isterse de bir anti uzay/zamansal boyuta ait dokusal levhanın bizim uzay/zaman levhamız arasındaki zıt kutup özelliğini kullanarak bir uzay gemisini sevk etmeyi düşünebiliriz.Yani iki evren arasında mevcut olan evrenler arası manyetiksel ve elektriksel zıt kutupların itki gücünü bir uzay gemisini harekete geçiren bir güç kaynağı olarak kullanabiliriz.Prensibi bildikten sonra çeşit çeşit uzay gemisi yapılabilir. Evreni, maddeyi tanıdıkça ve enerjinin sırlarını çözdükçe her zeki varlık yıldızlar arası uzayda sınırsız hayal gücünün ve teknolojisinin imkanları ölçüsünde farklı sevk sistemleri inşa edebilir.
Ama Dünyaya Bildiriler adlı kitapta Ashtar Sheran diyorki << madde boyutu ve anti madde boyutu arasındaki zıt kutupsal dengeyi kullanarak gemimizi sonsuz hızda naklederiz >>. Burdaki ifade bilginin esas temeliyle çelişmektedir.Sanırım bu varlıkla irtibat kuran medyumların teknik bilgi konusundaki yetersizliği nedeniyle genel bir ifade boyutunda alınıp kağıda geçirilmiş bir bilgi.Bizim kendi çalışmalarımızın verdiği öngörüler doğrultusunda diyebilirimki Ashtar Sheran adındaki arkadaşın veridiği bilgilerin tam olarak yerine oturması için şöyle demek daha doğru olur.Ki notlar incelendiğinde bahsettiğimiz evrensel bilgi çelişkisi daha net olarak görülmektedir.Bu çelişkinin Ashtar Sheran 'ın kendisinden çok bizim dünyevi mantık yapımızdan kaynaklanan bir medyumsal çeviri hatası olduğunu düşünüyorum. Madde ve anti madde evrenine ait manyetik itki gücünü işler hale getirsekte uzay gemimizin hızı ışık hızına yakın bir hız olacaktır.Dikkat edin ışık hızından daha fazla değil! Çünkü sonuçta bu mekanik tarzda bir itki gücüdür.Sonuçta Ashtar Sheran'ın sözde uzay aracı bir antimadde boyutunun kutupsal itki gücünü kullansada bu itki ışık hızını asla aşamayacaktır! Eğer ışık hızının ötesindeki hızlara ulaşılmak isteniyorsa yine uzay aracının bir üst uzaya karşılık gelen anti maddesel boyutun kutupsal yapısını işler hale getirmesi gerekir.