Zaman Yolculuğunu Araştırma Merkezi © 2005 Cetin BAL - GSM:+90 05366063183 -Turkey/Denizli
Üstün –İletici Nitelikte Tanecik Hızlandırıcı:
Kuvvet alanıyla itici güç sistemlerinin tanımı ve zıt çekimle ilgili itici güç:
<< Alan vasıtasıyla itici güç projeleri elektriksel veya manyetik alanları, elektriki ve manyetik tesirle çevreye doğrudan doğruya etki etmeyi, iyonize olmuş bir akışkanı (fluide) hızlandırmayı ön görmektedir.Alan vasıtasıyla itici ya da sevkedici güç sahasında ihtilal yaratacak imkanlar tasarlanabilir.
Rapor devam ediyor:
<< Taslağı yapılan bir çok fikirlerin objektif tahlilini gerçekleme olanağı azalmıştı, hakikaten temel prensipleri, bilinen şeylerden hareket edilmesine rağmen, henüz meçhul sahalarda bulunmaktadır.
Alan vasıtasıyla meydana gelen itici güçler ( ki buna sevkedici güç demek daha uygun olur) kategorisi, muhtemelen, bütün öteki sahalardaki ideolojik kavramlardan daha fazla anlaşılır durumdadır.>>
Çetin Bal: << Tarifi yapılmış olan uzay gemisinin elektromanyetik itme gücünün yetenekleri, özellikle, itim gücü olarak dünya manyetik alanının kullanılmasına karar veren anlayış ilgi çekicidir.Fakat gezegenlerin yerel manyetik alanlarına dahil olup ‘kendini iten bir oluşuma geçen’ bu dünya yapımı uçan dairelerin yıldızlar arası boş uzayda nasıl hareket edeceği espiri dolu soru işaretlerinide beraberinde taşımaktadır.
Buradaki temel sır aracı çevreleyen güç alanlarının Einstein’ın Birleşik Alan Kuramı fikirleri doğrultusunda Genel Göreceliksel uzay/zaman eğrilmeleri ile oluşan yerçekimsel bir potansiyel dağılımını üretmeleri esasına dayanmaktadır.Ne ilginçtir ki dünyanın çeşitli yerlerinden gelen uzaylılarla temas iddialarında verilen ‘uzay gemisi sevk prensipleri’ aynen Einstein’ın fikirlerini temel alan bu tarzda bir yerçekimsel potansiyelin suni olarak güç alanları ile üretilip araç çevresindeki dağılımını yönlendirmekten ibarettir.Bu tarzda ki elektroçekimsel uçan daire, çevresindeki alanın yerel bir yönelmesi olan kendi gravitasyonel çekim dalgasını yaratır.Sonra, kendisini içine alan küresel eğri uzay/zaman baloncuğununu asimetrikleştirerek uzay/zamanın yerel çizgilerinin bükülüp odaklandığı kutba doğru o yönde sınırsız bir ivme (acceleration) altında kendi çekimsel alanınıda kendisiyle birlikte götürerek hareket eder.Dolayısıyla bu alanın içinde bir atalet (inertal) gücü söz konusu olamaz.Burada asıl mesele doğrudan yerçekimine etkide bulunarak havalanma ( Antigravitasyon) düşüncesinden çok bizatihi doğrudan Einstein’ın uzay/zaman levhasına etkide bulunup kendisini gravitik bir asılım prensibi sayesinde uzayın devasa boyutları içerisinde sevk edecek bir yıldız gemisini düşlemiş olmamız dır. Bu tarz bir sevk mekanizmasına sahip bir yıldız gemisi aynı zamanda bir Zaman Makinesi ( Time Machine ) olarak da düşünülebilir.
Eğer bir Teleportasyon ( madde nakli / ışınlanma ) cihazından bahsedeceksek bu cihaz bir çeşit ''Manyetik İyon Tüpü'' olarak düşünülebilir.Aynı sistem bir Antigravitasyon sistemi olarakta düşünülebilir.Bu sistem aynı zamanda üst boyutlara geçiş yapabilen bir yıldız gemisi' nin güç ve itme sistemininde bir kopyasıdır.Bu sistem aynı zamanda bir ''Zaman Değişim Küresi'' yaratan bir motor sistemi olarakta düşünülebilir.Yine bu sistem bir 'uzay/zaman eğrilik baloncuğu' yaratan bir üreteç olarakta düşünülebilir.[ Sıfır Zaman Propulsion sistemi / Zero Time Generator ] >>
= ANTİ GRAVİTASYON JENERATÖRÜ =
Göz önüne alınan iki kavramdan biri BİRLEŞİK ALAN KURAMI’na ( Unified Field Theory) baş vurmakta ve yerçekimini kontrol etmek için elektromanyetik örnekseme (analoji)lerden yararlanmaktadır.Raporda aynen şöyle denmektedir:
<< Yerçekimine etkide bulunma denemesine teşebbüs etmeden evvel, her şeyden önce, yerçekiminin kökenlerinin ne olduğunu bilmek gereklidir.>>
Bir çok ünlü bilgin << ağırlık >> hakkkında tam bir anlayışa ulaşmak için temel fizikte yeni bir keşfin gerekli olduğu kanısındadırlar. Genellikle, fizikçiler, elektromanyetizm ile yerçekimi arasında bir bağ kabül ederler, zira her iki kuvvet aynı kanuna uyarlar; her iki kuvvet alanı kendilerinden uzaklaşıldıkça, aynı ilişkiler dahilinde, tesirlerini kaybederler. Keza etki etmek bakımından, her iki kuvvette enteresan farklar da vardır, elektromanyetizm ne oldukları bilinen iki bileşenden meydana gelmiştir, yani elektriksel ve manyetik alanlar, oysa çekimgücü bir tek bileşenden ibaret gibidir.Öte yandan, elektriksel yükler itebildiği kadar çekebilir de, halbuki çekim gücü sadece çekim kuvvetini meydana getirmektedir.
A.B.D. Hava Kuvvetlerinin teknik raporu burada sona eriyor.Berlin'de Einstein'la çalışmış olan Dr.Saxl'ın özel deneyimlerini yansıtan << Engellenmiş Araştırmalar >> isimli kitabı okuyanlar ağırlık konusunda ihtilal yaratıcı yeni bilgiler öğrenebilirler.
Işık hızına yaklaşan hızlar sağlayacak, itme gücü üzerinde öteden beri çalışmalar vardır.Çalışan bilginler arasında Robinson, Bondi, Fock, Weber, Heim, Petiau, Noudau, Palmieri, M.Pages son eserinde şunu yazmaktadır:
<< Enerji, şu halde, hiç bir sınır tanımadan ve çevresini kirletmeden tevzi edilmiş olacaktır.Öte yandan, dünyaların keşfine ve evrenimizin diğer sakinleriyle ilişki kurmağa doğru bir yol da açılacaktır.
1- Teorik ve pratik olarak ilk dünyasal uçan daireler 2- Paris bilimler akademisi ve bir uçan daire taslağı 3- Anti-gravitasyon ve uçan daire için kullanımı 4- Uzay araçlarında itci güç sorunu 5- Uçan daireler ve boyut sorunu.
1- Teorik ve pratik ilk dünya UFOları 2- Paris bilimler akademisi ve UFO teorisi 3- Anti-gravitasyon ve uçan daire için kullanımı 4- Uzay araçlarında tici güç sorunu 5- İtici gravitasyon. ve kozmik enerjiler
1- Howard Menger ve UFO etüdleri 2- George Adamski ve Ufo etüdleri 3- Daniel Fry ve UFO etüdleri 4- Lester Rozas ve UFO etüdleri 5- Bir İngiliz mühendisi ve UFO içi gözlemi.
= UÇAN DAİRELER ( YILDIZ GEMİLERİ ) VE BOYUT SORUNU =
Aniden materyalize olan UFO’ları ve aynı şekilde bir çok dünyalıya görünmüş olan uzaylı ziyaretçileri anlatan olayların sayısı oldukça kabarık bulunmaktadır.Bu konuyla ilgili olarak, Venüslüler tarafından ziyaret edilmiş olduğunu söyleyen bir kadının (Not: Bildiğimiz anlamda Venüs gezegeninde şu anki bilimsel veriler ışığında bir yaşam belirtisi mevcut değildir.) başından geçenleri Le Poer Trench << Operation Earth>> isimli kitabında anlatmıştı.Bu olayda uzaylılar bayan Cynthia Appleton’un gözleri önünde materyalize ve demateryalize olmuşlardı.
Çetin Bal: << Bugün için bizim ışınlama dediğimiz demateryalizasyon hadisesi aslında sanıldığı gibi UFO’nun moleküler kompozisyonunda bir ayrışma olayı değildir.Bu tamamıyla cismin boyutsal çerçevesinin(zamansal çerçevesinin) değişmesiyle alakalı bir yok olma ve görünmezlik hadisesisidir.Ama görünmezlik ve madde nakli fenomenleri bizim sınırlı olan bilimsel ve teknolojik hayal dünyamızda yanlış bir kanıya neden olmaktadır.>>
Bir UFO'nun apaçık materyalize oluşu Jacques/ Janine Vallee'nin << Challenge to Science>> isimli kitabında anlatılır.
Uçan Dairelerin Vibrasyonel Seviyeleri
UFO'ların başka bir 'maddesel düzeyden/ farklı bir maddesel boyuttan' bizim boyutumuz içine materyalize olduklarını düşünebilir miyiz? Yoksa, onların, bizlerin göremediğimiz alemlerden bizim fizik evrenimizde tezahür ettiklerini mi düşünelim? Bu düşünceler üzerine kurulmuş bir kitap << The Coming of the Guardians >> ismi altında Dr.Meade Layne tarafından yayınlanmıştı.Dr.Layne uzaylıları bu kitabında << Etherians >> ( Eterikliler ) olarak isimlendirmiştir.1955'de FSR Uçandaire dergisinde yayınladığı makalede Dr.Lyne özetle şunları yazmıştı:
<< Onlar bizimkinden tamamiyle farklı bir ortamdan dünyamıza gelmektedirler.Bu, enerji değişikliği ya da vibrasyonel değerlerin değişimi olarak da tanımlanabilir.Enerji değişimi olduğu zaman bizim gözzümüze görülebilir/görülmeyebilir hale gelmektedir.Yere konmuş bir diskin çeliği eterik çelik, bakır eterik bakırdır.Yukarıda bahsedilen << değişim projesi >> materyalizasyon ( Mat ) ve demateryalizasyona (Demat) sebeb olur.Bizim algılama planımızda materyalize olan bir disk, eterik planda demateryalize olmuş demektir.Benzer şekilde bunun tersi de doğrudur.Eterik planın son derece yoğun maddesi, bizim dünyanın katı maddeleri içinden sürtünmeden bile geçebilir.Fakat eğer eterik bir objenin vibrasyonel değeri düşürülürse, daha az yoğun hale gelir ve böylece bizim algılama alanımıza girer.
Bilim adamları uçan dairelerin hareketleri ve anti-gravite konularında çeşitli teoriler ortaya sürmüş bulunmaktadırlar.Fakat bu harikulade makinaların çeşitli parapsikolojik ruhsal olaylarda ortaya çıkıp kayboldukları bildirilen maddesel kaymolma, levitasyon ve ışınlama fenomenleriyle aynı prensipler dahilinde iş görüp görmediğini net olarak ifade edemeyiz.Psişik boyuttaki güçlerin neden olduğu hadiseler sadece bizim realitemize veya uzay/zaman ortamımıza giren elektromanyetik enerjinin ani manüpülasyonlarıdır.Gözlemcilerin ifadelerine göre söyleyecek olursak, madde ötesi objeler frekanslarını alçalttıkları zaman bizim boyutumuzda yoğunluk kazanarak katı ve sert bir hal kazanırlar.Aynı şekilde bizim boyutumuzdaki cisimlerde bir üst boyuta geçerken yoğunluklarını yitirerek hayaletimsi bir kütle formuna bürünerek gözden kaybolurlar.
Howard Menger' in uçan diski
Geçmiş çağlarda bir çok halklar, uzaylılar tarafından verilen bilgilerle yapılmış ve pek çok değişik yöntem ve itici güçlerle hareket eden UFOlar kullanmaktaydılar.Günümüzde de, özel bazı araştırma gruplarına uçan dairelerin yapımı için gerekli bilgi ve araçlar verilmiştir.Aşağıda belirtilen iddiaya göre bazı model uçan dairelerin uçmalarını sağlayan benzeri bir teknik sistemi, uzaylıların telepatik olarak verdikleri bilgi ve uyarılarla Howard Menger'in nasıl yaptığını okuyacaksınız.
<< Dükkanı kapatmaya hazırlanırken, ani ve kuvvetli bir uyarı aldım.Dükkanda kalmalıydım.Sonra yarı otomatik, ağaç parçaları ve başka maddeler toplamaya ve bir şeyler yapmaya başladım.Nasıl bir şeydi bilmiyorum.Yönetilip, yöneltildiğim hissine kapıldım.Sanki önümde planlar varmış gibi çalışıyor ve tamamlamam gereken hareketleri tamamen biliyordum.
Topladığım maddeleri tezgahın üzerine yerleştirdim. Kalın ağaçtan kaidenin ortasına, kalınlığının yarısı kadar bir delik açtım. Bu deliğe bir kömür çubuğu yerleştirdim. Sonra aynı çapta bir çivi aldım ve çok ince bir bakır teli elli defa üzerine sardım.Böylece, helezoni bir tel elde ettim.Uçları düz olan telin uzunluğu 2,5 -3 metre kadardı.Uçlardan her birine diğer iki bağlantıyı lehimledim, tellerin ikisi küçük bir elektrik lambası piline bağlandı.Tellerden bir kaç tanesini ağaç kaideyi montaj durumunda tutmak için tespit ettim.Sonra gayet küçük bir pilden küçük bakır elektrodu çıkardım ve onu 25 cm. çapında, kömür çubuğunun tepesinde dengede duran alüminyumdan yapılmış bir diskin tam merkezine yapıştırdım.Diskten dışarı birkaç mm. uzunluğunda dört telin çıktığını hatırlıyorum.Bu teller bir artı (+) işaretini andıran biçimdeydiler.
Neticede, montajın alt kısmına görünüşte akımı tamamlayan iki bağlantı yaptım.Derhal diskin üzerinde mavimsi bir ışık dolaştı.Disk şaşkın bakışlarımın arasında zeminden yukarıya yükseldi, benim ince alüminyum, tavanı aştı, damın tepesine şiddetle çarptı ve tavanda açılmış bulunan delikten tekrar aşağıya indi.Alüminyum ağırlığından dolayı ağır bir şekilde ezildi ve artık kullanılmayacak bir duruma geldi.>>
Alıntı / Kaynak: ' Bilim Araştırma Grubu' yayınları ( Basım tarihi :1977 / İstanbul )--Uçan Daireler ve Bilimsel İncelenimleri--
Cilt:1 - Hazırlayanlar:Haluk Egemen Sarıkaya / Suat Bergil